Poetopyaya girişte “Merhaba” yerine her şair bir dizesini söylüyor. Hangi dizenizi “Merhaba” yerine kullanmak istersiniz?
dünyaya adımlarımı sayarak geldim
İlk şiirinizi kaç yaşındayken yazdınız? Ne hissetmiştiniz?
İlk şiirimi 28 yaşındayken yazmıştım. Anlaşılacağı gibi şiire epey geç giriş yapmış biriyim. Şiir yazmak zor bir şeymiş. O ilk denemenin bende yarattığı his bu oldu. Şiir yazmak zor ama aynı zamanda inanılmaz haz vericiydi.
İlk şiiriniz (yani yayımlanan) nerede ve ne zaman yayımlandı? Ne hissettiniz?
İlk şiirim Gitmeler Çiçek Kurusu adlı kitabımın bir toplam olarak ortaya çıkmasıyla yayımlandı. Dergilerle, dergilerde şiir yayımlanması ile çok sonraları tanıştım. Bu, mahpus olmanın doğurduğu bir sorun ve sınıra işaret ediyor aslında.
Hissettiğim şey sevinçti elbette. Ama sevinci gölgeleyen tashih sorunları ve bundan kaynaklı hayal kırıklığı bir diğer duygu oldu benim açımdan.
Sadece bir şiiriniz gelecek nesillere kalsa, hangisi olsun isterdiniz?
Bir Sabah Yürüdüm adlı şiirim. Hem şiir yönelimimin karakteristik yönlerini kesin şekilde duyurduğu ve buna bağlı olarak bir sıçrama ve değişimi somut şekilde gösterdiği için, hem de uzun, başlı başına bir hitap oylumunda olduğundan.
Hangi şairin size şiir yazmasını isterdiniz?
Doğrusu dünyadan ve Türkiye’den pek çok şair benim için şiir yazdı ve inanılmaz bir sevinçle karşıladım bunu. Toplamda 70 şairi geçti ve ben de çoğuna karşılık verdim, şiir yazdım.
Keşke diyorum, İlhan Berk veya Edip Cansever ama daha iyisi Cemal Süreya ya da Sohrab Sepheri yaşasaydı da bir merhaba deseydi. Şiir de istemem hani. Merhabaları yeterdi benim için.
Şiir okumak mı, şiir yazmak mı sizi daha çok heyecanlandırır?
Şiir okumadan şiir yazmak çok güç benim için. Okuduğum iyi bir şiir beni çoğu zaman şiir yazmaya zorlar. Ama okumak mı yazmak mı derseniz, elbette şiir yazmak daha bir heyecanlandırır beni.Tamamdır, oldu, bu güçlüğü aşmayı başardım, demenin tatmin ediciliği ile şiire nokta koyduğum o an kesinlikle benzersiz bir ayrıcalıkla beni kavradığında bir süre mekan ve zamanın kuşatıcılığından kurtulduğumu hissederim. Demem o ki burada şiir yazmanın yaşama kapı aralayan hafifletici ve aynı oranda özgürleştirici bir anlamı var. Şiir yazarak bu anlama sahip çıkıyorum.
Şiir şairinden bağımsız düşünülebilir mi?
Şiirin şairinden bağımsız olmadığını düşünürüm. Elbette şiir ile şair arasında belirlenmiş mutlak doğrular olmayabilir. Nihayetinde şiir bir kurguyla var olur ama biz şiirde bazen şairin kendisini ve eğilimlerini direkt, bazen düşünce ve isteklerini, hayata bakışını ve nerede durduğunu şiir personasına yüklemesiyle dolaylı olarak duyumsarız. Aslında şiirde konuşan özne veya özneler son tahlilde şairi açık eder ama az ama çok. Durum budur. Okurlar şiirde çoğu zaman şairi ararlar, ki bu pek de yanlış değil. Oysa şairin şiirine benzemesini istemek ya da söylenenin deneyimlerin sonucu olmasını beklemek her şart altında doğru olmayabilir. Nihayetinde yenilikle sesini yükselten bir yaratıcılık alanıdır şiir. Dolayısıyla deneyim veya yaşanmışlıkları aşan bir yerden konuşma potansiyeli hep vardır. Şiirin kestirilmez yeniliği zaten bundan, hayatı tekrar etmeden ve onun üstüne yeni bir şeyler koymasından kaynaklanıyor.
İnsanlık tarihinden şiiri çıkarsak geriye ne kalır?
İnsanlık tarihinden şiiri çıkarmak bir kayba yol açar elbette ama bu kaybın o kadar da dramatik olmayacağına inanırım. Şiir güzel, çok güzel ve zenginleştiren bir varlık alanı ama tarihin şiiri pek önemsemediğini de biliyoruz. Dahası bundan önceki milyarlarca insan ve bizden sonraki milyarlarca insanın şiire hiç temas etmediği ve etmeyeceğini kestirmek zor olmasa gerek. Mutluluk gibi şiir de sonradan icat edilmiştir. İnsan için aslolan hayatta kalmaktır. Her çağın temel yönelimi budur. Şiiri yüceltmek dar bir kesimin sorunu veya işi olmuştur. Şiire yüklenen anlam, şiire övgü gerçekte insanın kendisine dair söylediği sözlerdir. Bu bile çok değerlidir ve insan ruhunu zenginleştirerek ileriye taşır ama çoğunluğun bununla pek ilgilenmediğine dair nice veri var elimizde.
Keşke hiç yazmamış olsaydım dediğiniz bir şiiriniz var mı?
Bir Sabah Yürüdüm ile başka birkaç şiiri yazmak istemezdim. Bu şiiri/şiirleri kardeşimin kaybından sonra yazdım. Kardeşim Sami yaşamış olsaydı ve ben bu şiirleri, dahası yazdığım bütün şiirleri yazmamış olsaydım.
Yüz yıl sonra da okunacak, dediğiniz şairler var mı?
Zor bir soru aslında. Zira bugünün beğeni ve yargılarıyla geleceğe dair fikir ileri sürmeyi içeriyor. Fikirden çok, inandıklarını çok öznel oldukları halde belirtmeyi gerektiriyor. Hem bu konu kültürel hegomanyayı da ilgilendiriyor. Bir cevabım, vereceğim bir isim yok.
Pandemide şiir yanınızda mıydı, size sığınak, mevzi oldu mu, yoksa hiçbir faydası olmadı mı?
Pandemi hayatımda ciddi bir değişikliğe sebep olmadı. Sizler eve kapandınız ama ben yaklaşık 30 yıldır kapalıydım. Dolayısıyla şiire özel olarak sığınmadım, her zamanki rutinimi sürdürdüm, şiirle beraberdim.
Bir Cevap Yazın